2000’lerin En Efsane 10 Kadın Anime Başrolü (Rütbeli ve Fiyakalı Şekilde)

Öyle bir dönemdi ki, sadece erkeklerin yumruk salladığı dövüş animeleri değil, karakter gelişimiyle kalbe dokunan, güldüren, ağlatan ve bazen de “ne alaka şimdi” dedirten kadın karakterler anime dünyasına damga vurdu.
Şimdi, hazır olun... çünkü bu liste, sizi 2000’lerin en unutulmaz kızlarıyla tanıştıracak. Hazırsan, geçmişe ışınlanıyoruz. CD çaları aç, saçlara toka tak, anime açılış şarkısını mırıldan... Başlıyoruz!

10. Risa Koizumi (Lovely Complex) – “Boy pos başka, sevda başka!”

Risa Koizumi, kendi boyuyla dalga geçmeyi bilen, aşkın "kısa boylu erkek" filtresine takıldığı bir dünyada koca yürekli bir kız. "Uzun boylu kız + kısa boylu erkek = kaos mu, komedi mi?" sorusunun cevabını bizlere veren bu koca yürekli şahsiyet, Lovely Complex'in kalbini taşıyor.

Risa'nın duygularını öyle bodoslama yaşayan bir hali var ki, her sahnesinde "Bu ben!" dedirtiyor. Ne gereksiz dram kraliçesi ne de Pollyanna. Gerçekçi, yer yer kafa göz dalan ama kalpten seven bir karakter. 2000’lerin azıcık unutulmuş ama kalpten sevilen karakterlerinden.

9. Maka Albarn (Soul Eater) – “Babası orak, kendisi full azim.”

Maka, adeta “Ben dayı değilim, savaşırım!” diyen bir başrol. Soul Eater gibi gotik, çılgın bir evrende, karşımıza zekâsıyla, savaşma azmiyle ve “intikam” yerine “sorumluluk”la gelen bir genç kız çıkıyor. Klişe battle shonen havasına kapılmadan, kendi tarzıyla meydan okuyor.

Ortağının adı Soul ama asıl ruh Maka’da. Ciddi ama absürt, çalışkan ama manyak bir karakter dengesi var. Kafasına koydu mu orak sallıyor, ama bu karakterin kalbine düşmek de an meselesi.

8. Re-L Mayer (Ergo Proxy) – “Cyberpunk soslu prenses tripleri”

Re-L Mayer öyle klasik "tatlı kız" havasında değil. Aksine; zengin, havalı, agresif ve azıcık da gıcık. Ama sonra... bir bakmışsın distopik dünyada ideallerini sorguluyor, sınıf ayrımına kafa tutuyor, ve en önemlisi gelişiyor.

Ergo Proxy’nin karanlık atmosferinde, Re-L'in yavaş yavaş içindeki insani yanı keşfetmesi adeta bir evrim süreci. Sert görünse de derinlikli yazılmış, başta sinir bozup sonra kalbinizi çalan türden bir karakter.

7. Tohru Honda (Fruits Basket) – “Melek değilse ben de bir şey bilmiyorum.”

Tohru’ya baktığında ilk izlenim: “Aman tanrım, bu kadar iyi insan olur mu?” Evet, olurmuş. Ama mesele o değil. Mesele şu: Tohru’nun bu iyiliği, çocukluğunun travmalarından kaçmak için bir savunma mekanizması.

Fruits Basket, “tatlı kız” klişesini alıp öyle bir derinleştiriyor ki, Tohru’nun gülümsemesi bile bazen hüzün kokuyor. Ama o, her şeye rağmen sevgiyle yaklaşmaktan vazgeçmiyor. İyi niyetin karanlıkla sınandığı yerlerde dimdik duruyor.

6. Nanoha Takamachi (Magical Girl Lyrical Nanoha) – “Savaşan sevimlilik bu kadar mı iyi olur?”

Nanoha, bildiğin sihirli kızlardan değil. Savaşmayı seven, taktik düşünen, gerektiğinde karşısındakini pataklayan ama özünde pamuk gibi bir kalbi olan bir karakter.

Çocuk yaşta savaşa giriyor, ama asla karanlığa kapılmıyor. Madoka gibi depresif değil, Sailor Moon gibi dağınık da değil. Nanoha, 2000’lerin en underrated sihirli kız gücüdür, not al!

5. Duck / Ahiru (Princess Tutu) – “Kazdan kahraman olur mu? Olurmuş.”

İsmi bile “kaz”. Ama bu Princess Tutu karakteri, anime dünyasının en incelikli yazılmış trajikomik kahramanlarından biri. Dans ederken prenses, normalde pofuduk kazcık.

Mytho’yu sevmek, insan olmak, fedakârlık derken... kalp ağrısına abone oluyoruz. Ama Duck pes etmiyor. Hayalini kurduğu şeylere ulaşamasa da, kendi değerini keşfetmesiyle kalbe dokunuyor. Gözyaşıyla mizahın iç içe geçtiği bir başrol.

4. Revy (Black Lagoon) – “Sigara + küfür + kurşun = Revy”

Revy, "Ben başrolüm ama sevilesi değilim" diyen karakterlerden. Silahı var, öfkesi var, karanlık geçmişi bol. Ama izlerken diyorsun ki “Bu kız iyi yazılmış be!”

Sadistik, eğlenceli, korkutucu ve bir o kadar da kırılgan. Black Lagoon, Revy gibi anti-kahraman bir kadını başrole taşıyarak büyük iş yaptı. Kadın karakterlerin sadece “kutsal annelik”le yazıldığı dönemlerde, Revy "ben başka bir şeyim" diyordu.

3. Nana O. & Nana K. (Nana) – “İki farklı kadın, tek kalp ağrısı”

Nana, bir değil iki başrol sunarak 2000’lerin en büyük drama bombalarından biri oldu. Nana Osaki, punk ruhlu, güçlü ama yalnız. Nana Komatsu, hayalperest, duygusal ama kararsız. İkisi bir tren yolculuğunda tanışıyorlar, ve kader birbirine örülüyor.

Bu anime aşkı, dostluğu, hayal kırıklığını öyle işlemiş ki, “Ben hangisiymişim?” diye soruyorsun. İlişkiler gerçek, duygular derin, müzik şahane. Hâlâ izlemeyen varsa, bir kutu mendille başlasın.

2. Haruhi Suzumiya (The Melancholy of Haruhi Suzumiya) – “Kainat bile onun kaprisine göre şekil alıyor”

Haruhi, “Ben merkezliyim ama kimse de bu kadar eğlenceli olamaz” karakterinin kitabını yazmış bir başrol. Her şeyi istiyor, her şeyi değiştiriyor, farkında olmadan evreni bile büküyor!

Tatlı değil, nazik hiç değil. Ama deli dolu haliyle, bitmeyen enerjisiyle, 2000'lerin en akılda kalan karakterlerinden biri. SOS Brigade’in lideri olarak “sıradanlık yasaktır” ilanı var sanki.

1. Haruhi Fujioka (Ouran High School Host Club) – “Cinsiyet mi? Kim takar!”

Haruhi Fujioka, cinsiyeti umursamayan, zekâsı, samimiyeti ve içtenliğiyle ekrana damga vuran bir karakter. Zengin okulda burslu öğrenci, yanlışlıkla Host Club’a düşer ve “tamam madem, devam” diyerek akıyor.

Tüm o şatafatın, absürtlüğün içinde öyle bir denge unsuru ki... ne zaman sahneye girse, aklı başına geliyor insanın. Mizahın, romantizmin, absürtlüğün ortasında, Haruhi gerçek bir yıldız gibi parlıyor.

Listelenen Karakterlerin ve Animelerin Tamamı:

• Risa Koizumi – Lovely Complex

• Maka Albarn – Soul Eater

• Re-L Mayer – Ergo Proxy

• Tohru Honda – Fruits Basket

• Nanoha Takamachi – Magical Girl Lyrical Nanoha

• Duck / Ahiru – Princess Tutu

• Revy – Black Lagoon

• Nana Osaki & Nana Komatsu – Nana

• Haruhi Suzumiya – The Melancholy of Haruhi Suzumiya

• Haruhi Fujioka – Ouran High School Host Club

Evvet...

2000'ler, sadece Tokyo’nun neon ışıklarıyla değil, anime dünyasının kadın karakterleriyle de aydınlandı. O dönemin başrolleri hâlâ dillerde, hâlâ fanartlarda, hâlâ kalplerimizde. Bazısı dünyayı kurtardı, bazısı sadece içindeki çocuğu. Ama hepsi de “kadın karakter klişesi”ne meydan okudu.
Bugünün animeleri ne kadar kaliteli olursa olsun, 2000’ler kadınının yeri hep ayrı olacak.
Şimdi bu karakterlerden birini favorin seç, eski bölümleri indir ve nostaljiye gömül. Çünkü bu efsaneler, zamanla değil, izlendikçe değerleniyor.