Çocukken İzlediğimiz Çizgi Filmlere Benzeyen 15 Yeni Seri: Nostalji Bombardımanı!
Hey Yolcu! 90'lar çizgi film ruhunu taşıyan, seni bambaşka diyarlara götürecek 15 yeni animasyon serisine hazır ol. Macera başlasın!
1. Hilda
Yolcu, bak şimdi, Hilda var ya, tam bir İskandinav mitolojisi şöleni! Hani o çocukken izlediğimiz, doğaüstü yaratıklarla dolu, sıcacık çizgi filmler vardı ya? İşte Hilda, o vibe'ı alıp modern bir şekilde önümüze seriyor. Troller, elfler, devler... Aklına ne gelirse var. Hilda'nın kendisi de tam bir maceraperest. Sürekli yeni şeyler keşfetmeye, yeni arkadaşlar edinmeye çalışıyor. Ama en güzeli ne biliyor musun? Bu çizgi film, sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hitap ediyor. Çünkü Hilda'nın dünyası, aslında bizim dünyamızın bir yansıması. Farklılıklara saygı duymayı, doğayı korumayı, arkadaşlığın önemini anlatıyor.
Hilda'nın büyülü dünyası, sadece görsel olarak değil, hikaye anlatımıyla da insanı içine çekiyor. Her bölümde, İskandinav mitolojisinden farklı bir yaratıkla karşılaşıyoruz ve bu yaratıkların her birinin kendine özgü bir hikayesi var. Mesela, o kocaman taş trolü ailesi... İlk başta biraz korkutucu gibi duruyorlar ama aslında çok sevecenler. Ya da o minik elfler... Sürekli ortalığı karıştırıyorlar ama aslında çok zekiler. Hilda, bu yaratıklarla iletişim kurarak, onların dünyasını anlamaya çalışıyor ve bu da bize, farklılıklara açık olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Serinin müzikleri de ayrı bir olay. O İskandinav ezgileri, atmosferi o kadar güzel tamamlıyor ki, sanki sen de Hilda'nın dünyasında yaşıyormuşsun gibi hissediyorsun. Hele o jenerik müziği yok mu? Daha ilk notasıyla seni alıp götürüyor. Hilda, sadece bir çizgi film değil, aynı zamanda bir sanat eseri. İzlerken hem eğleniyorsun, hem de düşünüyorsun. Bence bu, bir çizgi film için en önemli şeylerden biri.
Seyir Defteri Notu: Hilda'nın annesi Johanna da tam bir ikon. Hem maceracı, hem de çok anlayışlı bir anne. Bence hepimizin böyle bir anneye ihtiyacı var.
Rota Önerisi: Hilda'yı sevdiysen, Gravity Falls'a da bir göz at. Orada da doğaüstü olaylar ve gizemler seni bekliyor olacak.
2. Steven Universe
Yolcu, Steven Universe... Ah, Steven Universe! Bu çizgi film, sadece bir animasyon değil, adeta bir yaşam felsefesi. Crystal Gems denilen, evreni korumakla görevli uzaylı savaşçıların yanında büyüyen Steven'ın hikayesi bu. Ama Steven, diğer Crystal Gems gibi değil. O, yarı insan yarı Gem. Bu da onu hem özel kılıyor, hem de bazı zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Steven, güçlerini kontrol etmeyi öğrenirken, aynı zamanda kim olduğunu, nereden geldiğini keşfetmeye çalışıyor.
Steven Universe'ün en sevdiğim yanı, karakterlerinin derinliği. Her birinin kendine özgü bir geçmişi, motivasyonları ve kusurları var. Garnet, Amethyst ve Pearl... Üçü de birbirinden farklı ama birbirlerini tamamlıyorlar. Steven'ı korumak için ellerinden geleni yapıyorlar ama aynı zamanda kendi iç sorunlarıyla da mücadele ediyorlar. Bu da onları çok gerçekçi kılıyor. Steven'ın kendisi de tam bir sevgi kelebeği. Herkese yardım etmek istiyor, herkesin mutlu olmasını istiyor. Ama bazen bu iyi niyeti, onu zor durumlara sokabiliyor.
Serinin müzikleri de ayrı bir olay. Şarkılar, hikayeyi o kadar güzel anlatıyor ki, duygularını daha yoğun bir şekilde hissediyorsun. "Stronger Than You" şarkısı, adeta bir güç marşı. "Here Comes a Thought" şarkısı, kaygılarla başa çıkmanın önemini anlatıyor. Steven Universe, sadece bir çizgi film değil, aynı zamanda bir terapi seansı gibi. İzlerken hem eğleniyorsun, hem de öğreniyorsun. Bence bu, bir çizgi film için en önemli şeylerden biri.
Seyir Defteri Notu: Steven Universe'ün dünyası, LGBTQ+ temalarını çok güzel bir şekilde işliyor. Bence bu, çok önemli bir mesaj veriyor.
Rota Önerisi: Steven Universe'ü sevdiysen, Adventure Time'a da bir göz at. Orada da fantastik maceralar ve derin karakterler seni bekliyor olacak.
3. Over the Garden Wall
Yolcu, Over the Garden Wall... Bu çizgi film, tam bir sonbahar rüyası. İki kardeş, Wirt ve Greg, bilinmeyen bir ormanda kayboluyorlar ve eve dönmek için türlü maceralara atılıyorlar. Ama bu orman, bildiğimiz ormanlardan değil. Burada konuşan hayvanlar, cadılar, hayaletler ve daha nice tuhaf yaratık yaşıyor. Wirt, endişeli ve karamsar bir tipken, Greg ise saf ve neşeli bir çocuk. Bu iki kardeşin zıt karakterleri, seriyi daha da eğlenceli hale getiriyor.
Over the Garden Wall'un atmosferi, insanı adeta büyülüyor. O kasvetli orman, o eski püskü evler, o tuhaf karakterler... Sanki bir masalın içine düşmüşsün gibi hissediyorsun. Serinin müzikleri de ayrı bir olay. O eski zamanları hatırlatan ezgiler, atmosferi o kadar güzel tamamlıyor ki, sanki sen de Wirt ve Greg ile birlikte o ormanda kaybolmuşsun gibi hissediyorsun. Özellikle o "Into the Unknown" şarkısı yok mu? Daha ilk notasıyla seni alıp götürüyor.
Over the Garden Wall, sadece bir çizgi film değil, aynı zamanda bir metafor. Orman, hayatın zorluklarını temsil ediyor. Wirt ve Greg'in maceraları ise, bu zorluklarla başa çıkmanın yollarını gösteriyor. Seri, arkadaşlığın, kardeşliğin ve umudun önemini anlatıyor. İzlerken hem eğleniyorsun, hem de düşünüyorsun. Bence bu, bir çizgi film için en önemli şeylerden biri.
Seyir Defteri Notu: Over the Garden Wall, sadece 10 bölümden oluşuyor ama her bölümü o kadar dolu ki, sanki çok daha uzun bir seri izlemişsin gibi hissediyorsun.
Rota Önerisi: Over the Garden Wall'u sevdiysen, Gravity Falls'a da bir göz at. Orada da gizemli olaylar ve tuhaf karakterler seni bekliyor olacak.
4. The Owl House
Yolcu, The Owl House'a hoş geldin! Bu çizgi film, fantastik dünyaya açılan bir kapı gibi. Luz Noceda adında, hayal gücü çok geniş olan bir kız, yanlışlıkla Boiling Isles adında bir adaya gidiyor. Bu ada, cadılar, iblisler ve diğer doğaüstü yaratıklarla dolu. Luz, burada Eda adında bir cadıyla tanışıyor ve onun yanında çırak olarak çalışmaya başlıyor. Ama Luz'un bir sorunu var: Büyü yapamıyor. Ama bu, onu durdurmuyor. Luz, azmi ve zekasıyla, büyü dünyasında kendine bir yer edinmeye çalışıyor.
The Owl House'un en sevdiğim yanı, karakterlerinin çeşitliliği. Eda, huysuz ama bir o kadar da sevecen bir cadı. King, küçük ama kendini dünyanın hakimi sanan bir iblis. Luz ise, her zaman pozitif ve arkadaş canlısı bir kız. Bu üç karakterin arasındaki dinamik, seriyi çok eğlenceli hale getiriyor. Ayrıca seride, LGBTQ+ karakterler de yer alıyor. Bu da, The Owl House'u daha da özel kılıyor.
The Owl House'un büyü sistemi de çok ilgi çekici. Cadılar, glifler kullanarak büyü yapıyorlar. Her glifin farklı bir anlamı var ve bunları bir araya getirerek farklı büyüler yapabiliyorlar. Luz, büyü yapamasa da, glifleri kullanarak kendi yöntemlerini geliştiriyor. Bu da, yaratıcılığın ve azmin önemini gösteriyor.
Seyir Defteri Notu: The Owl House'un dünyası, Harry Potter ve Gravity Falls'tan esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: The Owl House'u sevdiysen, Amphibia'ya da bir göz at. Orada da başka bir dünyaya yolculuk ve fantastik maceralar seni bekliyor olacak.
5. She-Ra and the Princesses of Power
Yolcu, She-Ra'ya hazır ol! Bu çizgi film, 80'lerin klasik She-Ra'sının yeniden yapımı ama çok daha modern ve çok daha derin. Adora adında bir yetim, Horde adında kötü bir örgütün içinde büyüyor. Ama bir gün, gerçek kimliğini keşfediyor: O, She-Ra, prenseslerin prensesi! Adora, Horde'a karşı savaşmak için prenseslerle bir araya geliyor ve evreni kurtarmak için mücadele ediyor.
She-Ra and the Princesses of Power'ın en sevdiğim yanı, karakterlerinin gelişimi. Adora, başlangıçta Horde'un ideallerine inanıyor ama zamanla gerçekleri görüyor ve kendi yolunu çiziyor. Diğer prenseslerin de her birinin kendine özgü bir hikayesi var ve zamanla güçleniyorlar, birbirlerine destek oluyorlar. Özellikle Catra ve Adora arasındaki ilişki çok karmaşık ve ilgi çekici.
Serinin aksiyon sahneleri de çok iyi. She-Ra'nın dönüşümü, adeta bir güç patlaması. Prenseslerin güçleri de birbirinden farklı ve bu da savaşları daha da heyecanlı hale getiriyor. She-Ra and the Princesses of Power, sadece bir aksiyon çizgi filmi değil, aynı zamanda arkadaşlığın, cesaretin ve kendi yolunu bulmanın önemini anlatıyor.
Seyir Defteri Notu: She-Ra and the Princesses of Power, LGBTQ+ karakterleri ve ilişkileri çok doğal bir şekilde işliyor. Bence bu, çok önemli bir mesaj veriyor.
Rota Önerisi: She-Ra and the Princesses of Power'ı sevdiysen, Avatar: The Last Airbender'a da bir göz at. Orada da epik bir savaş ve güçlü karakterler seni bekliyor olacak.
6. Amphibia
Yolcu, Amphibia'ya ayak basmaya hazır mısın? Anne Boonchuy adında Taylandlı-Amerikalı bir kız, sihirli bir kutu sayesinde Amphibia adında bir kurbağalarla dolu bir dünyaya gidiyor. Burada Sprig Plantar adında bir kurbağa ile arkadaş oluyor ve onun ailesiyle birlikte yaşamaya başlıyor. Anne, eve dönmenin bir yolunu ararken, Amphibia'nın gizemlerini keşfediyor ve türlü maceralara atılıyor.
Amphibia'nın dünyası, çok renkli ve canlı. Kurbağalar, semenderler, sümüklüböcekler... Aklına ne gelirse var. Her birinin kendine özgü bir kültürü ve yaşam tarzı var. Anne, bu dünyaya adapte olmaya çalışırken, Sprig ve ailesi de ona yardımcı oluyor. Bu iki karakterin arasındaki arkadaşlık, seriyi çok sıcak ve samimi hale getiriyor.
Serinin aksiyon sahneleri de çok eğlenceli. Anne, dövüş sanatları konusunda yetenekli ve bu yeteneğini Amphibia'daki tehlikelerle başa çıkmak için kullanıyor. Sprig de, atikliği ve zekasıyla ona destek oluyor. Amphibia, sadece bir macera çizgi filmi değil, aynı zamanda arkadaşlığın, aile bağlarının ve farklı kültürlere saygı duymanın önemini anlatıyor.
Seyir Defteri Notu: Amphibia'nın dünyası, Tayland kültüründen esintiler taşıyor. Bu da, seriyi daha da özel kılıyor.
Rota Önerisi: Amphibia'yı sevdiysen, Gravity Falls'a da bir göz at. Orada da gizemli olaylar ve tuhaf karakterler seni bekliyor olacak.
7. Kipo and the Age of Wonderbeasts
Yolcu, Kipo'nun dünyasına dalmaya hazır mısın? Kipo Oak adında bir kız, kıyamet sonrası bir dünyada yaşıyor. İnsanlar, yer altında sığınaklarda yaşarken, yüzeyde Mute adı verilen mutant hayvanlar hüküm sürüyor. Kipo, bir gün sığınağından ayrılıyor ve yüzeye çıkıyor. Burada, Mute'larla dolu bir dünyayla karşılaşıyor. Ancak Kipo, Mute'lardan korkmak yerine, onlarla arkadaş olmaya çalışıyor.
Kipo and the Age of Wonderbeasts'in en sevdiğim yanı, karakterlerinin çeşitliliği. Kipo, her zaman pozitif ve arkadaş canlısı bir kız. Wolf, sert ve yalnız bir hayatta kalma uzmanı. Benson, sakin ve müzik aşığı bir genç. Dave ise, sürekli evrim geçiren bir böcek. Bu dört karakterin arasındaki dinamik, seriyi çok eğlenceli hale getiriyor. Ayrıca seride, LGBTQ+ karakterler de yer alıyor. Bu da, Kipo and the Age of Wonderbeasts'i daha da özel kılıyor.
Serinin müzikleri de çok iyi. Özellikle Kipo'nun temas müziği, insanı gaza getiriyor. Kipo and the Age of Wonderbeasts, sadece bir macera çizgi filmi değil, aynı zamanda önyargıları yıkmanın, farklılıklara saygı duymanın ve umudun önemini anlatıyor.
Seyir Defteri Notu: Kipo and the Age of Wonderbeasts'in dünyası, Mad Max ve Adventure Time'dan esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: Kipo and the Age of Wonderbeasts'i sevdiysen, Steven Universe'e de bir göz at. Orada da sevgi ve arkadaşlık temaları ön planda.
8. The Dragon Prince
Yolcu, The Dragon Prince'in büyülü dünyasına girmeye hazır mısın? Xadia adında, sihirle dolu bir kıtada insanlar ve elfler yüzyıllardır savaş halinde. Ancak bir gün, iki insan prensi ve bir elf suikastçısı, barışı sağlamak için birlikte bir maceraya atılıyorlar. Bu üçlü, kayıp ejderha prensini annesine geri götürmek için yola çıkıyorlar.
The Dragon Prince'in en sevdiğim yanı, karakterlerinin derinliği ve hikayesinin karmaşıklığı. Prens Callum, sihir öğrenmeye çalışan bir genç. Prens Ezran, hayvanlarla iletişim kurabilen bir çocuk. Elf Rayla ise, görevine sadık bir suikastçı. Bu üç karakterin arasındaki ilişkiler, zamanla gelişiyor ve derinleşiyor. Ayrıca seride, politik entrikalar ve savaşlar da önemli bir rol oynuyor.
The Dragon Prince'in sihir sistemi de çok ilgi çekici. Sihir, altı farklı kaynaktan geliyor: Güneş, ay, yıldızlar, toprak, gökyüzü ve okyanus. Her kaynağın farklı bir özelliği var ve sihir kullanıcıları, bu kaynakları kullanarak farklı büyüler yapabiliyorlar. The Dragon Prince, sadece bir fantastik çizgi film değil, aynı zamanda barışın, hoşgörünün ve farklılıkları kabul etmenin önemini anlatıyor.
Seyir Defteri Notu: The Dragon Prince'in dünyası, Avatar: The Last Airbender'dan esintiler taşıyor. Hatta aynı yaratıcı ekip tarafından yapılmış.
Rota Önerisi: The Dragon Prince'i sevdiysen, Avatar: The Last Airbender'a da bir göz at. Orada da epik bir savaş ve güçlü karakterler seni bekliyor olacak.
9. Infinity Train
Yolcu, Infinity Train'e binmeye cesaretin var mı? Tulip Olsen adında bir kız, boşanmış anne babasının yanına gitmek isterken, sonsuz bir trene biniyor. Bu tren, vagonlardan oluşuyor ve her vagonun içinde farklı bir dünya var. Tulip, bu vagonlarda türlü maceralara atılıyor ve kendi iç sorunlarıyla yüzleşiyor.
Infinity Train'in en sevdiğim yanı, hikayesinin metaforik olması. Her vagon, Tulip'in kişiliğinin farklı bir yönünü temsil ediyor. Tulip, bu vagonlarda yaşadığı deneyimler sayesinde, kendi hatalarını görüyor ve kendini geliştiriyor. Ayrıca seride, arkadaşlık ve kayıp temaları da önemli bir rol oynuyor.
Infinity Train, her sezon farklı bir karakterin hikayesini anlatıyor. Bu da, seriyi daha da ilgi çekici hale getiriyor. Çünkü her sezon, yeni bir dünya ve yeni bir bakış açısı sunuyor. Infinity Train, sadece bir macera çizgi filmi değil, aynı zamanda kişisel gelişim, psikoloji ve felsefe konularına da değiniyor.
Seyir Defteri Notu: Infinity Train, Gravity Falls ve Rick and Morty'den esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: Infinity Train'i sevdiysen, Over the Garden Wall'a da bir göz at. Orada da metaforik hikayeler ve tuhaf karakterler seni bekliyor olacak.
10. Star vs. the Forces of Evil
Yolcu, Star Butterfly'ın dünyasına girmeye hazır mısın? Star Butterfly adında bir prenses, sihirli bir değneğe sahip. Ancak Star, değneğini kontrol etmekte zorlanıyor ve bu yüzden Dünya'ya sürgün ediliyor. Star, Dünya'da Marco Diaz adında bir çocukla arkadaş oluyor ve birlikte türlü maceralara atılıyorlar. Star, hem değneğini kontrol etmeyi öğrenmeye çalışıyor, hem de Dünya'ya adapte olmaya çalışıyor.
Star vs. the Forces of Evil'ın en sevdiğim yanı, karakterlerinin enerjisi ve hikayesinin eğlenceli olması. Star, her zaman pozitif ve maceraperest bir kız. Marco ise, dikkatli ve sorumluluk sahibi bir çocuk. Bu iki karakterin arasındaki zıtlık, seriyi çok komik hale getiriyor. Ayrıca seride, fantastik yaratıklar, sihirli boyutlar ve kötü güçlerle mücadele de önemli bir rol oynuyor.
Star vs. the Forces of Evil, sadece bir komedi çizgi filmi değil, aynı zamanda arkadaşlığın, aşkın ve kendi kimliğini bulmanın önemini anlatıyor. Star ve Marco'nun arasındaki ilişki, zamanla gelişiyor ve derinleşiyor. Bu da, seriyi daha da özel kılıyor.
Seyir Defteri Notu: Star vs. the Forces of Evil, Sailor Moon ve Harry Potter'dan esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: Star vs. the Forces of Evil'ı sevdiysen, Gravity Falls'a da bir göz at. Orada da gizemli olaylar ve tuhaf karakterler seni bekliyor olacak.
11. DuckTales (2017)
Yolcu, 80'lerin efsanevi çizgi filmi DuckTales'in yeni versiyonuna hazır mısın? Scrooge McDuck, Huey, Dewey ve Louie adında üç yeğeniyle birlikte yaşıyor. Uzun zaman önce macerayı bırakmış olan Scrooge, yeğenlerinin gelmesiyle birlikte yeniden maceraya atılıyor. Bu ekip, gizemli hazineler aramak için dünyanın dört bir yanına seyahat ediyor ve türlü tehlikelerle karşılaşıyor.
DuckTales (2017)'nin en sevdiğim yanı, eski çizgi filme sadık kalırken, modern bir dokunuşla yeniden canlandırılması. Scrooge, hala cimri ve maceraperest bir ördek. Huey, Dewey ve Louie ise, her biri farklı özelliklere sahip yeğenler. Ayrıca seride, yeni karakterler ve hikayeler de yer alıyor. DuckTales (2017), sadece bir macera çizgi filmi değil, aynı zamanda aile bağlarının, arkadaşlığın ve keşfetmenin önemini anlatıyor.
Serinin aksiyon sahneleri de çok iyi. Scrooge ve yeğenleri, türlü tuzaklarla, canavarlarla ve kötü adamlarla mücadele ediyor. DuckTales (2017), hem eski hayranlarını memnun edecek, hem de yeni izleyicileri kendine çekecek bir çizgi film.
Seyir Defteri Notu: DuckTales (2017), Disney'in en başarılı yeniden yapımlarından biri.
Rota Önerisi: DuckTales (2017)'yi sevdiysen, Gravity Falls'a da bir göz at. Orada da gizemli olaylar ve tuhaf karakterler seni bekliyor olacak.
12. Hilda and the Mountain King
Yolcu, Hilda'nın maceralarına devam etmeye hazır mısın? Hilda and the Mountain King, Hilda serisinin devamı niteliğinde bir film. Hilda, bu filmde troll bedenine giriyor ve troll dünyasında kayboluyor. Annesi Johanna ise, Hilda'yı bulmak için türlü zorluklarla karşılaşıyor. Bu film, Hilda'nın dünyasını daha da genişletiyor ve karakterlerin derinliklerini daha da ortaya çıkarıyor.
Hilda and the Mountain King'in en sevdiğim yanı, atmosferinin karanlık ve gizemli olması. Troll dünyası, ürkütücü ama bir o kadar da büyüleyici. Hilda, bu dünyada hayatta kalmaya çalışırken, trolllerle arkadaş oluyor ve onların kültürlerini öğreniyor. Bu film, sadece bir macera filmi değil, aynı zamanda önyargıları yıkmanın, farklılıklara saygı duymanın ve aile bağlarının önemini anlatıyor.
Filmin müzikleri de çok iyi. Troll dünyasının atmosferini yansıtan ezgiler, insanı adeta büyülüyor. Hilda and the Mountain King, Hilda serisini seven herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film.
Seyir Defteri Notu: Hilda and the Mountain King, Hilda serisinin en iyi yapımlarından biri.
Rota Önerisi: Hilda and the Mountain King'i sevdiysen, Over the Garden Wall'a da bir göz at. Orada da metaforik hikayeler ve tuhaf karakterler seni bekliyor olacak.
13. Centaurworld
Yolcu, Centaurworld'ün çılgın dünyasına adım atmaya hazır mısın? Horse adında savaş atı, bir savaş sırasında kendini Centaurworld adında, sentorlarla dolu bir dünyada buluyor. Bu dünya, şarkılarla, danslarla ve absürt olaylarla dolu. Horse, eve dönmek için bir grup sentorla birlikte bir maceraya atılıyor. Ancak Horse, bu dünyaya adapte olmakta zorlanıyor ve sentorlar da onun savaşçı geçmişini anlamakta zorlanıyor.
Centaurworld'ün en sevdiğim yanı, yaratıcılığı ve absürtlüğü. Bu dünya, bildiğimiz hiçbir dünyaya benzemiyor. Sentorlar, şarkılarla iletişim kuruyor, danslarla sorunlarını çözüyor ve absürt olaylarla karşılaşıyor. Centaurworld, sadece bir macera çizgi filmi değil, aynı zamanda farklı kültürlerin, iletişim kurmanın ve kendini ifade etmenin önemini anlatıyor.
Serinin müzikleri de çok iyi. Her bölüm, farklı şarkılarla dolu ve bu şarkılar, hikayeyi daha da eğlenceli hale getiriyor. Centaurworld, alışılmışın dışında bir çizgi film deneyimi sunuyor.
Seyir Defteri Notu: Centaurworld, Adventure Time ve My Little Pony'den esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: Centaurworld'ü sevdiysen, Steven Universe'e de bir göz at. Orada da sevgi ve arkadaşlık temaları ön planda.
14. Kid Cosmic
Yolcu, Kid Cosmic'in galaktik maceralarına katılmaya hazır mısın? Kid adında hayal gücü geniş bir çocuk, ücra bir kasabada yaşıyor. Bir gün, uzay gemisi enkazında beş Kozmik Güç Halkası buluyor. Bu yüzükler, ona süper güçler veriyor. Kid, hayallerindeki süper kahraman olmak için bu güçleri kullanmaya başlıyor. Ancak Kid, süper kahraman olmanın sandığı kadar kolay olmadığını öğreniyor.
Kid Cosmic'in en sevdiğim yanı, karakterlerinin samimiyeti ve hikayesinin gerçekçi olması. Kid, süper güçlere sahip olmasına rağmen, hala bir çocuk. Hata yapıyor, öğreniyor ve büyüyor. Ayrıca seride, arkadaşlık, aile ve sorumluluk temaları da önemli bir rol oynuyor.
Serinin animasyon tarzı da çok iyi. Çizgi film, retro bir görünüme sahip ve bu da, seriyi daha da özel kılıyor. Kid Cosmic, süper kahraman çizgi filmlerine farklı bir bakış açısı sunuyor.
Seyir Defteri Notu: Kid Cosmic, Powerpuff Girls ve Dexter's Laboratory'den esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: Kid Cosmic'i sevdiysen, Steven Universe'e de bir göz at. Orada da sevgi ve arkadaşlık temaları ön planda.
15. The Ghost and Molly McGee
Yolcu, The Ghost and Molly McGee'nin eğlenceli dünyasına girmeye hazır mısın? Molly McGee adında her zaman pozitif bir kız, Libby adında huysuz bir hayaletle birlikte yaşıyor. Libby, Molly'nin ailesini evden kovmak için gelmiş ancak Molly'nin iyimserliği sayesinde onunla arkadaş oluyor. Bu ikili, birlikte türlü maceralara atılıyor ve birbirlerine destek oluyor.
The Ghost and Molly McGee'nin en sevdiğim yanı, karakterlerinin zıtlığı ve hikayesinin komik olması. Molly, her zaman mutlu ve heyecanlı bir kız. Libby ise, her zaman mutsuz ve somurtkan bir hayalet. Bu iki karakterin arasındaki zıtlık, seriyi çok eğlenceli hale getiriyor. Ayrıca seride, arkadaşlık, aile ve iyimserlik temaları da önemli bir rol oynuyor.
Serinin müzikleri de çok iyi. Her bölüm, farklı şarkılarla dolu ve bu şarkılar, hikayeyi daha da eğlenceli hale getiriyor. The Ghost and Molly McGee, ailece izlenebilecek keyifli bir çizgi film.
Seyir Defteri Notu: The Ghost and Molly McGee, Phineas and Ferb ve Gravity Falls'tan esintiler taşıyor ama kendine özgü bir tarzı var.
Rota Önerisi: The Ghost and Molly McGee'yi sevdiysen, Amphibia'ya da bir göz at. Orada da başka bir dünyaya yolculuk ve fantastik maceralar seni bekliyor olacak.
Tepkiniz Nedir?