İlk 20 Bölümde Saran En İyi 20 Aksiyon Animesi (Güncel Liste): Anime Evrenine Hızlı Bir Giriş!

Yolcu, ilk 3 bölümüyle seni aksiyona doyuran 30 animeyi keşfetmeye hazır ol! Kılıçlar çekiliyor, büyüler yapılıyor, adrenalin tavan! Gel, anime dünyasına ışık hızında dalış yapalım!

Aralık 24, 2025 - 09:13
Aralık 24, 2025 - 09:13
 0  1
İlk 20 Bölümde Saran En İyi 20 Aksiyon Animesi (Güncel Liste): Anime Evrenine Hızlı Bir Giriş!

1. Attack on Titan

Yolcu, Attack on Titan'a ne demeli? Daha ilk bölümden duvarlar yıkılıyor, titanlar şehri basıyor, Eren'in gözünden intikam ateşi fışkırıyor! Bu anime, sadece aksiyon değil, aynı zamanda derin bir politik ve felsefi sorgulama. Titanların kim olduğu, duvarların ardındaki sır, insanlığın hayatta kalma mücadelesi... Her şey o kadar iyi işlenmiş ki, daha ilk 3 bölümden bağımlısı oluyorsun. Eren'in dönüşümü, Mikasa'nın Eren'e olan bağlılığı, Armin'in zekası... Karakterler o kadar canlı ki, sanki onlarla birlikte savaşıyormuş gibi hissediyorsun. O devasa titanların şehri çiğnediği sahneler, o çaresizlik hissi... Unutulmaz! Animasyon kalitesi desen, zirvede. Özellikle titanların hareketleri, o vahşet dolu bakışları... İzlerken tüylerin diken diken oluyor. Attack on Titan, sadece bir anime değil, bir fenomen. İlk 3 bölümü izledikten sonra, gerisini merak etmemek imkansız. Hazır ol, bu dünya seni içine çekecek!

Attack on Titan'da en sevdiğim şey, hikayenin sürekli evrilmesi. Başlangıçta "Titanlar kötü, insanlık iyi" gibi basit bir denklem varken, ilerleyen bölümlerde işler tamamen değişiyor. Titanların aslında kim olduğu, duvarların ardındaki gerçekler... Her şey o kadar karmaşık ki, sürekli şaşırıyorsun. İşte bu yüzden Attack on Titan, sadece aksiyon severlerin değil, aynı zamanda derin hikayeler arayanların da favorisi.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! İlk sezonun sonunda, titanların sırrına dair büyük bir ipucu veriliyor. Bu ipucunu kaçırırsan, sonraki sezonlarda kafan karışabilir. Gözünü dört aç!

Rota Önerisi: Attack on Titan'dan sonra, Code Geass'a göz atabilirsin. O da politik entrikalar, savaş ve karmaşık karakterlerle dolu.


2. Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba

Demon Slayer, görsel şölenin ve duygusal derinliğin mükemmel birleşimi. Tanjiro'nun ailesinin katledilmesi ve kız kardeşi Nezuko'nun bir iblise dönüşmesi... Daha ilk bölümden yüreğine dokunuyor. Tanjiro'nun Nezuko'yu kurtarma ve iblis avcısı olma yolculuğu, hem aksiyon dolu hem de duygusal anlarla dolu. Ufotable'ın muhteşem animasyonu, özellikle su nefesi tekniklerinin görselleştirilmesi, izlerken ağzını açık bırakıyor. Her dövüş sahnesi bir sanat eseri gibi. Tanjiro'nun nezaketi, Nezuko'nun kardeşine olan bağlılığı, Zenitsu'nun korkaklığı ve Inosuke'nin vahşiliği... Karakterler o kadar çeşitli ve renkli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Demon Slayer, sadece iblis avlama hikayesi değil, aynı zamanda aile bağları, fedakarlık ve umut üzerine bir destan. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Tanjiro'nun yolculuğuna ortak olmak isteyeceksin.

Demon Slayer'da en sevdiğim şey, karakterlerin gelişimine verilen önem. Tanjiro'nun sürekli kendini geliştirmesi, yeni teknikler öğrenmesi, Nezuko'nun iblis olmasına rağmen insanlığını korumaya çalışması... Bu karakterler, izleyiciye ilham veriyor. Ayrıca, anime'nin mizah anlayışı da çok başarılı. Özellikle Zenitsu'nun komik tepkileri, gergin anlarda bile yüzünü güldürmeyi başarıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Her iblisin kendine özgü bir kan iblisi tekniği var. Bu teknikleri iyi öğren, sonraki bölümlerde işine yarayacak.

Rota Önerisi: Demon Slayer'dan sonra, Jujutsu Kaisen'e göz atabilirsin. O da iblislerle savaşan bir genç adamın hikayesini anlatıyor.


3. Fullmetal Alchemist: Brotherhood

Fullmetal Alchemist: Brotherhood, sadece aksiyon değil, aynı zamanda derin bir felsefi sorgulama. Edward ve Alphonse Elric kardeşlerin annelerini diriltme çabası ve bunun trajik sonuçları... Daha ilk bölümden seni büyülüyor. Simyanın kuralları, felsefe taşı, homunculuslar... Hikaye o kadar karmaşık ve detaylı ki, her bölüm yeni bir sırrı ortaya çıkarıyor. Edward'ın zekası, Alphonse'nin sadakati, Mustang'in karizması... Karakterler o kadar iyi yazılmış ki, onlarla birlikte gülüyor, onlarla birlikte ağlıyorsun. Fullmetal Alchemist: Brotherhood, sadece bir anime değil, aynı zamanda bir başyapıt. İlk 3 bölümü izledikten sonra, bu dünyaya tamamen kapılacaksın.

Fullmetal Alchemist: Brotherhood'da en sevdiğim şey, hikayenin katmanlı yapısı. Sadece simya ve savaş değil, aynı zamanda politika, din ve insan doğası üzerine de derinlemesine düşünüyor. Ayrıca, anime'nin mizah anlayışı da çok başarılı. Özellikle Edward'ın boy kompleksine yapılan göndermeler, her seferinde kahkahalarla güldürüyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Homunculusların her birinin farklı bir günahı temsil ettiğini unutma. Bu, onların motivasyonlarını anlamana yardımcı olacak.

Rota Önerisi: Fullmetal Alchemist: Brotherhood'dan sonra, Hunter x Hunter'a göz atabilirsin. O da macera, dövüş ve derin karakterlerle dolu.


4. One-Punch Man

One-Punch Man, süper kahraman türüne getirdiği farklı yaklaşımla daha ilk bölümden seni kendine hayran bırakıyor. Saitama'nın aşırı güçlenmesi ve her düşmanı tek yumrukla yenmesi... İlk başta komik gelse de, aslında derin bir yalnızlık ve amaçsızlık hissi yatıyor altında. Saitama'nın umursamaz tavırları, Genos'un Saitama'ya olan hayranlığı, süper kahramanlar birliğinin karmaşık yapısı... Karakterler o kadar ilginç ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. One-Punch Man, sadece aksiyon değil, aynı zamanda süper kahramanlık kavramını sorgulayan bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Saitama'nın dünyasına daha yakından bakmak isteyeceksin.

One-Punch Man'de en sevdiğim şey, mizahın dozunun çok iyi ayarlanmış olması. Saitama'nın sıradan hayatı ile süper kahramanlık arasındaki tezat, her seferinde komik durumlar yaratıyor. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Özellikle Saitama'nın tek yumruğuyla düşmanları yok ettiği sahneler, izlerken keyif veriyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Saitama'nın gücünün sırrı, anime boyunca gizemini koruyor. Ama bazı teoriler var, onları araştırmanı öneririm.

Rota Önerisi: One-Punch Man'den sonra, Mob Psycho 100'e göz atabilirsin. O da aynı yazarın elinden çıkmış ve benzer bir mizah anlayışına sahip.


5. Sword Art Online

Sword Art Online, sanal gerçeklik dünyasına getirdiği farklı bakış açısıyla daha ilk bölümden seni ekran başına kilitliyor. Kirito'nun ve diğer oyuncuların Sword Art Online adlı sanal oyunda mahsur kalması ve oyunu bitirmeden gerçek dünyaya dönememesi... Bu fikir, izleyiciyi hemen içine çekiyor. Kirito'nun yetenekleri, Asuna'nın savaşçı ruhu, oyunun karmaşık mekanikleri... Karakterler ve dünya o kadar detaylı ki, sanki sen de o oyunun içindeymiş gibi hissediyorsun. Sword Art Online, sadece aksiyon değil, aynı zamanda sanal ve gerçek arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Kirito'nun macerasına ortak olmak isteyeceksin.

Sword Art Online'da en sevdiğim şey, oyun dünyasının kurallarının çok iyi işlenmiş olması. Oyuncuların yetenekleri, ekipmanları, canavarları... Her şey o kadar detaylı ki, sanki gerçek bir oyunmuş gibi hissediyorsun. Ayrıca, anime'nin romantizm unsurları da çok başarılı. Kirito ve Asuna arasındaki ilişki, izleyiciyi derinden etkiliyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Oyunda ölenlerin gerçek hayatta da öldüğünü unutma. Bu, karakterlerin üzerindeki baskıyı artırıyor.

Rota Önerisi: Sword Art Online'dan sonra, Log Horizon'a göz atabilirsin. O da sanal bir oyunda mahsur kalan oyuncuların hikayesini anlatıyor.


6. Tokyo Ghoul

Tokyo Ghoul, insan ve ghoul arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alarak daha ilk bölümden seni etkilemeyi başarıyor. Kaneki'nin bir ghoul saldırısına uğraması ve ghoul organları nakledilmesi sonucu yarı ghoul olması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Kaneki'nin kimlik arayışı, ghoul dünyasının acımasızlığı, insan ve ghoul arasındaki savaş... Karakterler ve dünya o kadar karanlık ki, izlerken tüylerin diken diken oluyor. Tokyo Ghoul, sadece aksiyon değil, aynı zamanda insanlık ve canavarlık arasındaki sınırı sorgulayan bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Kaneki'nin kaderine ortak olmak isteyeceksin.

Tokyo Ghoul'da en sevdiğim şey, karakterlerin psikolojik derinliği. Kaneki'nin yaşadığı travmalar, ghoul dünyasının acımasızlığı, karakterlerin davranışlarını derinden etkiliyor. Ayrıca, anime'nin görsel atmosferi de çok başarılı. Karanlık sokaklar, kanlı sahneler, karakterlerin yüzlerindeki ifadeler... Her şey, izleyiciyi o dünyaya çekmeyi başarıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Ghoul'ların sadece insan etiyle beslenebildiğini unutma. Bu, onların hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştırıyor.

Rota Önerisi: Tokyo Ghoul'dan sonra, Parasyte: The Maxim'e göz atabilirsin. O da insan vücuduna yerleşen parazitlerin hikayesini anlatıyor.


7. Akame ga Kill!

Akame ga Kill!, yozlaşmış bir imparatorluğa karşı verilen mücadeleyi konu alarak daha ilk bölümden seni aksiyona doyuruyor. Tatsumi'nin köyünü kurtarmak için başkente gitmesi ve Night Raid adlı suikastçı grubuna katılması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Tatsumi'nin saflığı, Akame'nin soğukkanlılığı, Night Raid üyelerinin farklı yetenekleri... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Akame ga Kill!, sadece aksiyon değil, aynı zamanda yozlaşmış bir sistemin çürümüşlüğünü gözler önüne seren bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Night Raid'in mücadelesine ortak olmak isteyeceksin.

Akame ga Kill!'de en sevdiğim şey, karakterlerin beklenmedik ölümleri. Bu, anime'ye gerçekçi bir hava katıyor ve izleyiciyi sürekli tetikte tutuyor. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Özellikle Imperial Arms adı verilen özel silahların kullanıldığı dövüşler, izlerken keyif veriyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Imperial Arms'ların her birinin farklı bir yeteneği olduğunu unutma. Bu, dövüşlerin taktiksel yönünü artırıyor.

Rota Önerisi: Akame ga Kill!'den sonra, Code Geass'a göz atabilirsin. O da yozlaşmış bir imparatorluğa karşı verilen mücadeleyi anlatıyor.


8. Kill la Kill

Kill la Kill, sıra dışı konusu ve abartılı aksiyon sahneleriyle daha ilk bölümden seni şaşırtmayı başarıyor. Ryuko Matoi'nin babasının intikamını almak için Honnouji Akademisi'ne gelmesi ve Senketsu adlı canlı bir okul üniformasıyla tanışması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Ryuko'nun hırsı, Satsuki Kiryuin'in otoriterliği, okul üniformalarının gücü... Karakterler ve dünya o kadar absürt ki, izlerken kahkahalarla gülüyorsun. Kill la Kill, sadece aksiyon değil, aynı zamanda moda ve güç arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Ryuko'nun macerasına ortak olmak isteyeceksin.

Kill la Kill'de en sevdiğim şey, anime'nin kendine has tarzı. Karakter tasarımları, animasyon stili, mizah anlayışı... Her şey o kadar özgün ki, izlerken başka hiçbir anime'ye benzemediğini hissediyorsun. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok eğlenceli. Özellikle Ryuko ve Satsuki arasındaki dövüşler, izlerken keyif veriyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Okul üniformalarının canlı olduğunu ve sahiplerinin kanıyla güçlendiğini unutma. Bu, karakterlerin arasındaki bağı daha da güçlendiriyor.

Rota Önerisi: Kill la Kill'den sonra, Gurren Lagann'a göz atabilirsin. O da abartılı aksiyon sahneleri ve sıra dışı konusuyla dikkat çekiyor.


9. Black Lagoon

Black Lagoon, acımasız ve ahlaki değerlerin sorgulandığı bir dünyada geçen aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni içine çekiyor. Rokuro Okajima'nın bir grup paralı asker tarafından kaçırılması ve Black Lagoon adlı şirkete katılması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Rokuro'nun değişimi, Revy'nin vahşeti, Black Lagoon ekibinin farklı karakterleri... Karakterler ve dünya o kadar karanlık ki, izlerken tüylerin diken diken oluyor. Black Lagoon, sadece aksiyon değil, aynı zamanda suç dünyasının acımasızlığını gözler önüne seren bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Black Lagoon ekibinin maceralarına ortak olmak isteyeceksin.

Black Lagoon'da en sevdiğim şey, karakterlerin gerçekçi ve kusurlu olması. Hiçbir karakter mükemmel değil ve her birinin kendine özgü sorunları var. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Özellikle Revy'nin silah kullanma yeteneği, izlerken hayranlık uyandırıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Roanapur şehrinin suçlularla dolu olduğunu ve her köşede tehlike olduğunu unutma. Bu, karakterlerin hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştırıyor.

Rota Önerisi: Black Lagoon'dan sonra, Cowboy Bebop'a göz atabilirsin. O da paralı askerlerin maceralarını anlatıyor.


10. Fate/Zero

Fate/Zero, Kutsal Kase Savaşı'nın karanlık ve acımasız yüzünü göstererek daha ilk bölümden seni büyülüyor. Emiya Kiritsugu'nun Kutsal Kase Savaşı'na katılması ve ailesini koruma çabası... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Kiritsugu'nun pragmatikliği, Saber'in onuru, Kutsal Kase Savaşı'nın karmaşık kuralları... Karakterler ve dünya o kadar detaylı ki, izlerken her şeyi anlamaya çalışıyorsun. Fate/Zero, sadece aksiyon değil, aynı zamanda idealler ve gerçeklik arasındaki çatışmayı sorgulayan bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Kutsal Kase Savaşı'nın sırlarını çözmek isteyeceksin.

Fate/Zero'da en sevdiğim şey, karakterlerin motivasyonlarının çok iyi işlenmiş olması. Her karakterin Kutsal Kase Savaşı'na katılma nedeni farklı ve bu nedenler, onların davranışlarını derinden etkiliyor. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Özellikle Servant'ların güçlerini kullandığı dövüşler, izlerken keyif veriyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Servant'ların her birinin farklı bir kahramanı temsil ettiğini unutma. Bu, dövüşlerin taktiksel yönünü artırıyor.

Rota Önerisi: Fate/Zero'dan sonra, Fate/Stay Night: Unlimited Blade Works'e göz atabilirsin. O da Kutsal Kase Savaşı'nın farklı bir versiyonunu anlatıyor.


11. Jujutsu Kaisen

Jujutsu Kaisen, lanetli ruhlarla dolu bir dünyada geçen aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni kendine çekiyor. Yuji Itadori'nin güçlü bir lanetli nesneyi yutması ve Jujutsu Büyücüsü olması... Bu olay, onun kaderini tamamen değiştiriyor. Yuji'nin cesareti, Megumi'nin soğukkanlılığı, Nobara'nın özgüveni... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Jujutsu Kaisen, sadece aksiyon değil, aynı zamanda arkadaşlık ve fedakarlık üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Yuji'nin lanetlerle dolu dünyasına ortak olmak isteyeceksin.

Jujutsu Kaisen'de en sevdiğim şey, karakterlerin gelişimine verilen önem. Yuji'nin sürekli kendini geliştirmesi, yeni teknikler öğrenmesi, arkadaşlarının ona destek olması... Bu karakterler, izleyiciye ilham veriyor. Ayrıca, anime'nin mizah anlayışı da çok başarılı. Özellikle Gojo Satoru'nun komik tavırları, gergin anlarda bile yüzünü güldürmeyi başarıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Her lanetli ruhun farklı bir gücü olduğunu unutma. Bu, büyücülerin stratejik düşünmesini gerektiriyor.

Rota Önerisi: Jujutsu Kaisen'den sonra, Demon Slayer: Kimetsu no Yaiba'ya göz atabilirsin. O da iblislerle savaşan bir genç adamın hikayesini anlatıyor.


12. Boku no Hero Academia (My Hero Academia)

Boku no Hero Academia, süper güçlerin yaygın olduğu bir dünyada geçen kahramanlık hikayesiyle daha ilk bölümden seni motive ediyor. Izuku Midoriya'nın süper gücü olmamasına rağmen kahraman olma hayali ve All Might ile karşılaşması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Izuku'nun azmi, All Might'ın karizması, diğer kahraman adaylarının farklı yetenekleri... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Boku no Hero Academia, sadece aksiyon değil, aynı zamanda arkadaşlık, rekabet ve kahramanlık üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Izuku'nun kahraman olma yolculuğuna ortak olmak isteyeceksin.

Boku no Hero Academia'da en sevdiğim şey, karakterlerin gelişimine verilen önem. Izuku'nun sürekli kendini geliştirmesi, yeni yetenekler öğrenmesi, arkadaşlarının ona destek olması... Bu karakterler, izleyiciye ilham veriyor. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Özellikle Quirk adı verilen süper güçlerin kullanıldığı dövüşler, izlerken keyif veriyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Her Quirk'ün farklı bir zayıflığı olduğunu unutma. Bu, kahramanların stratejik düşünmesini gerektiriyor.

Rota Önerisi: Boku no Hero Academia'dan sonra, One-Punch Man'e göz atabilirsin. O da süper kahramanlık temasını farklı bir şekilde ele alıyor.


13. Code Geass

Code Geass, politik entrikalar ve askeri stratejilerle dolu bir dünyada geçen aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni kendine çekiyor. Lelouch Lamperouge'un gizemli bir kızdan Geass adlı bir güç elde etmesi ve Britannia İmparatorluğu'na karşı ayaklanması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Lelouch'un zekası, Suzaku'nun adaleti, Kallen'in savaşçı ruhu... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Code Geass, sadece aksiyon değil, aynı zamanda adalet, özgürlük ve intikam üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Lelouch'un planlarına ortak olmak isteyeceksin.

Code Geass'da en sevdiğim şey, karakterlerin karmaşıklığı. Lelouch'un iyi mi kötü mü olduğu sürekli tartışılır ve bu, onun karakterini daha da ilginç hale getirir. Ayrıca, anime'nin askeri stratejileri de çok başarılı. Lelouch'un zekası sayesinde Britannia ordusunu alt etme şekli, izlerken hayranlık uyandırıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Geass'ın her kullanıcısının farklı bir gücü olduğunu unutma. Lelouch'un Geass'ı, insanlara bir kereye mahsus kesin emirler verme yeteneği sağlıyor.

Rota Önerisi: Code Geass'dan sonra, Death Note'a göz atabilirsin. O da zeki bir karakterin dünyayı değiştirme çabasını anlatıyor.


14. Cowboy Bebop

Cowboy Bebop, uzayın derinliklerinde geçen maceralarıyla ve caz müziğiyle daha ilk bölümden seni büyülüyor. Spike Spiegel ve Jet Black adlı ödül avcılarının Bebop adlı gemideki maceraları... Bu olay, onların hayatlarını tamamen değiştiriyor. Spike'ın gizemli geçmişi, Jet'in baba figürü olması, Faye Valentine'ın dolandırıcı kişiliği... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Cowboy Bebop, sadece aksiyon değil, aynı zamanda yalnızlık, geçmişle hesaplaşma ve özgürlük üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Bebop ekibinin maceralarına ortak olmak isteyeceksin.

Cowboy Bebop'da en sevdiğim şey, anime'nin atmosferi. Caz müziği, uzay gemileri, farklı gezegenler... Her şey, izleyiciyi o dünyaya çekmeyi başarıyor. Ayrıca, anime'nin karakterleri de çok iyi yazılmış. Spike'ın gizemli geçmişi, Jet'in baba figürü olması, Faye Valentine'ın dolandırıcı kişiliği... Her karakterin kendine özgü bir hikayesi var.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Spike'ın geçmişiyle ilgili ipuçlarına dikkat et. Onun Red Dragon Syndicate ile olan bağlantısı, hikayenin ilerleyen bölümlerinde önemli bir rol oynayacak.

Rota Önerisi: Cowboy Bebop'dan sonra, Samurai Champloo'ya göz atabilirsin. O da farklı tarzları bir araya getiren ve aksiyon dolu bir anime.


15. Psycho-Pass

Psycho-Pass, gelecekte geçen ve suç oranını ölçen bir sistemin olduğu bir dünyada geçen aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni düşündürmeye başlıyor. Akane Tsunemori'nin yeni bir müfettiş olarak göreve başlaması ve sistemin kusurlarını fark etmesi... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Akane'nin idealizmi, Kougami'nin pragmatizmi, Sibyl System'in gizemleri... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Psycho-Pass, sadece aksiyon değil, aynı zamanda özgür irade, adalet ve sistemin gücü üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Psycho-Pass dünyasının sırlarını çözmek isteyeceksin.

Psycho-Pass'da en sevdiğim şey, anime'nin felsefi derinliği. Suç oranını ölçen bir sistemin ne kadar adil olduğu, insanların özgür iradesinin ne kadar önemli olduğu gibi konular, izleyiciyi düşünmeye sevk ediyor. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Özellikle Dominator adlı silahın kullanıldığı sahneler, izlerken gerilim yaratıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Sibyl System'in nasıl çalıştığına dikkat et. Onun arkasındaki gerçekler, hikayenin ilerleyen bölümlerinde ortaya çıkacak.

Rota Önerisi: Psycho-Pass'dan sonra, Ghost in the Shell: Stand Alone Complex'e göz atabilirsin. O da gelecekte geçen ve teknoloji ile insan arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir anime.


16. Tengen Toppa Gurren Lagann

Tengen Toppa Gurren Lagann, abartılı aksiyon sahneleri ve motivasyon dolu replikleriyle daha ilk bölümden seni coşturuyor. Simon'un yer altında yaşayan bir çocukken Gurren adlı bir robot bulması ve Kamina ile birlikte yüzeye çıkması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Simon'un gelişimi, Kamina'nın karizması, spiral gücünün sırları... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Tengen Toppa Gurren Lagann, sadece aksiyon değil, aynı zamanda azim, arkadaşlık ve sınırları aşma üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Simon'un macerasına ortak olmak isteyeceksin.

Tengen Toppa Gurren Lagann'da en sevdiğim şey, anime'nin enerjisi. Karakterlerin motivasyonu, aksiyon sahnelerindeki abartı, müziklerin coşkusu... Her şey, izleyiciyi gaza getiriyor. Ayrıca, anime'nin karakter tasarımları da çok özgün. Karakterlerin yüzlerindeki ifadeler, duygularını çok iyi yansıtıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Spiral gücünün ne olduğuna dikkat et. Bu güç, evrenin kaderini değiştirecek kadar önemli.

Rota Önerisi: Tengen Toppa Gurren Lagann'dan sonra, Kill la Kill'e göz atabilirsin. O da abartılı aksiyon sahneleri ve sıra dışı konusuyla dikkat çekiyor.


17. Darker than Black

Darker than Black, sıra dışı güçlere sahip Contractor'ların gizemli dünyasında geçen aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni meraklandırıyor. Hei'nin Contractor olarak görevlerini yerine getirmesi ve Syndicate'in sırlarını araştırması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Hei'nin soğukkanlılığı, Yin'in duygusallığı, Contractor'ların farklı yetenekleri... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Darker than Black, sadece aksiyon değil, aynı zamanda ahlaki değerler, fedakarlık ve insan doğası üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Darker than Black dünyasının sırlarını çözmek isteyeceksin.

Darker than Black'de en sevdiğim şey, anime'nin atmosferi. Karanlık sokaklar, gizemli olaylar, Contractor'ların farklı yetenekleri... Her şey, izleyiciyi o dünyaya çekmeyi başarıyor. Ayrıca, anime'nin karakterleri de çok iyi yazılmış. Hei'nin soğukkanlılığı, Yin'in duygusallığı, diğer Contractor'ların farklı motivasyonları... Her karakterin kendine özgü bir hikayesi var.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Contractor'ların güçlerini kullanmanın bir bedeli olduğunu unutma. Bu bedel, onların hayatlarını derinden etkiliyor.

Rota Önerisi: Darker than Black'den sonra, Psycho-Pass'e göz atabilirsin. O da gelecekte geçen ve suç oranını ölçen bir sistemin olduğu bir dünyayı anlatıyor.


18. Claymore

Claymore, iblislerle savaşan yarı insan yarı iblis savaşçıların dünyasında geçen aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni kendine bağlıyor. Claire'in bir Claymore olarak göreve başlaması ve iblislere karşı savaşması... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Claire'in soğukkanlılığı, Claymore'ların farklı yetenekleri, iblislerin acımasızlığı... Karakterler ve dünya o kadar karanlık ki, izlerken tüylerin diken diken oluyor. Claymore, sadece aksiyon değil, aynı zamanda intikam, fedakarlık ve insanlık üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Claire'in kaderine ortak olmak isteyeceksin.

Claymore'da en sevdiğim şey, anime'nin atmosferi. Karanlık ormanlar, ıssız köyler, iblislerin korkunç görünümleri... Her şey, izleyiciyi o dünyaya çekmeyi başarıyor. Ayrıca, anime'nin aksiyon sahneleri de çok başarılı. Claymore'ların kılıç kullanma yetenekleri, iblislerin güçleriyle birleşince ortaya çok heyecan verici dövüşler çıkıyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Claymore'ların iblis kanı taşıdığını ve bu yüzden insanlardan farklı olduklarını unutma. Bu, onların hayatlarını derinden etkiliyor.

Rota Önerisi: Claymore'dan sonra, Berserk'e göz atabilirsin. O da iblislerle savaşan bir savaşçının hikayesini anlatıyor.


19. Goblin Slayer

Goblin Slayer, sadece goblin avlayarak ün kazanmış bir maceracının hikayesini anlatan aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni şaşırtıyor. Goblin Slayer'ın goblinlere karşı olan obsesifliği, diğer maceracıların farklı yetenekleri, goblinlerin acımasızlığı... Karakterler ve dünya o kadar gerçekçi ki, izlerken gerilim hissediyorsun. Goblin Slayer, sadece aksiyon değil, aynı zamanda travma, intikam ve hayatta kalma üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Goblin Slayer'ın goblinlerle olan mücadelesine ortak olmak isteyeceksin.

Goblin Slayer'da en sevdiğim şey, anime'nin gerçekçi yaklaşımı. Goblinlerin sadece zayıf yaratıklar olmadığını, aynı zamanda acımasız ve tehlikeli olduklarını göstermesi, anime'yi daha da ilginç hale getiriyor. Ayrıca, Goblin Slayer'ın taktiksel zekası da çok etkileyici. Goblinlerle savaşırken sürekli farklı stratejiler kullanması, izlerken heyecan veriyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Goblinlerin zayıf olduğunu düşünme. Onlar, grup halinde hareket ederek ve tuzaklar kurarak çok tehlikeli olabilirler.

Rota Önerisi: Goblin Slayer'dan sonra, Berserk'e göz atabilirsin. O da karanlık bir fantezi dünyasında geçen ve acımasız dövüş sahneleri içeren bir anime.


20. Akatsuki no Yona (Yona of the Dawn)

Akatsuki no Yona, prenses Yona'nın tahtından indirilmesi ve hayatta kalma mücadelesiyle başlayan aksiyon dolu sahneleriyle daha ilk bölümden seni etkilemeyi başarıyor. Yona'nın dört ejderha savaşçısını bulma ve krallığını geri alma çabası... Bu olay, onun hayatını tamamen değiştiriyor. Yona'nın gelişimi, Hak'ın sadakati, ejderha savaşçılarının farklı yetenekleri... Karakterler o kadar çeşitli ki, her biriyle ayrı ayrı bağ kuruyorsun. Akatsuki no Yona, sadece aksiyon değil, aynı zamanda aşk, dostluk ve intikam üzerine bir yapım. İlk 3 bölümü izledikten sonra, Yona'nın macerasına ortak olmak isteyeceksin.

Akatsuki no Yona'da en sevdiğim şey, Yona'nın karakter gelişimi. Başlangıçta naif bir prensesken, zamanla güçlü bir savaşçıya dönüşmesi, izleyiciye ilham veriyor. Ayrıca, anime'nin romantizm unsurları da çok başarılı. Yona ve Hak arasındaki ilişki, izleyiciyi derinden etkiliyor.

Seyir Defteri Notu: Dikkat et Yolcu! Dört ejderha savaşçısının farklı yeteneklere sahip olduğunu ve Yona'ya sadık olduklarını unutma. Onlar, Yona'nın krallığını geri almasına yardımcı olacaklar.

Rota Önerisi: Akatsuki no Yona'dan sonra, Yona of the Dawn mangasını okuyabilirsin. Anime, manganın sadece bir kısmını kapsıyor.


Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Galaksi Yolcusu Galaksiler arası seyahat eden bir blog yazarı.